HANYALOĞLU & ACAR HUKUK BÜROSU

Bir estetik uygulama hatalı mı, yoksa komplikasyon mu bunun ayrımını nasil yapacağız? Bu ayrımı yapmak gerçekten önemli, çünkü her kötü sonuç bir hatadan kaynaklanmaz. Estetik bir uygulamada 'hata' dediğimiz şey, tıbbi standartlara uymayan, dikkatsizlik ya da özen eksikliğinden kaynaklanan bir durumdur. Mesela, yanlış bir teknik kullanılmışsa ya da hasta yanlış bilgilendirilmişse, bu bir hatadır. Ama komplikasyon ise tıbbi süreçte her zaman olasılığı bulunan, öngörülebilir risklerdir. Örneğin, ameliyat sonrası gelişen bir enfeksiyon ya da vücut yapısına bağlı iyileşme sürecindeki beklenmedik durumlar komplikasyon olarak değerlendirilir. Burada en kritik nokta, doktorun hastayı işlemin riskleri hakkında doğru şekilde bilgilendirmiş olmasıdır. Eğer hastaya işlemle ilgili her şey açıklanmış ama yine de doğal bir komplikasyon ortaya çıkmışsa, bu genellikle hata değil, işlemin doğasında olan bir durumdur. Estetik bir işlem sonrası mağdur olduğunu düşünen bir kişinin ilk yapması gereken şey, duygusal bir tepkiyle değil, durumu objektif bir şekilde ele alarak hareket etmek olmalı. Öncelikle, işlem sonrası yaşanan fiziksel sorunlarla ilgili bir başka doktordan veya uzman bir sağlık kuruluşundan ikinci bir görüş almalı. Bu, hem yaşadığı durumun bir komplikasyon mu yoksa hatalı bir uygulama mı olduğunu anlamasına yardımcı olur. Ayrıca, elindeki tüm belgeleri ve sürece dair kayıtları saklaması çok önemli. Operasyon öncesinde imzalanan aydınlatılmış onam formu, tedavi sürecine dair yazılı bilgiler ve işlem sonrası çekilen fotoğraflar, süreci değerlendirmede kritik rol oynar.Eğer durumun hatalı bir uygulamadan kaynaklandığı düşünülüyorsa, bir avukata danışarak hem sağlık kuruluşuna hem de doktora karşı hukuki yollara başvurma süreci başlatılabilir. Ancak ilk adım, uzman bir görüş almak ve belgeleri düzenli bir şekilde toplamak olmalı.

Gözde görme sorunları başlayınca hekime başvuran bir hastada retina dekolmanı tespit ediliyor. Retina dekolmanı, körlüğe yol açabilen ve acil müdahale gerektiren önemli bir rahatsızlıktır. Uygulanan tıbbi işlemde tamir için silikon yerleştiriliyor. Ancak bu silikonun, belli bir dönem sonra tekrar kontrole gelinerek çıkartılması gerekmektedir.. Hasta, bu önemli kontrole gelmiyor. Sonuç olarak, hastada daha büyük hasar görüyor ve görme kaybı oluşuyor.Hasta bu hasar sebebiyle hekime dava açıyor. Mahkemenin Kararı ve Kritik Nokta: • Hekim savunmasında, kontrol muayenesinin gerektiğini ve bunun hastaya hatırlatıldığını belirtiyor • Yapılan incelemede, durumun bir komplikasyon olduğu ve bir hekim hatası olmadığı tespit ediliyor. . Hatta aydınlatılmış onam belgesinde de bu ibarenin bulunduğu belirtiliyor. • Mahkeme, belli sürede kontrole gelmeyen hasta açısından hasta yükümlülüklerinin ihlali olduğu gerekçesiyle davayı reddediyor Bu vaka, altı çizilmesi gereken önemli bir noktayı gösteriyor: Hekimin sorumluluğu olduğu kadar bizlerin de (hastaların da) yükümlülükleri vardır. Kontrol randevularınızı asla aksatmayın!

Basit bir enjeksiyon işlemi bile, aydınlatılmış onam alınmadığında hukuki risk doğurabilir. Enjeksiyon sonrası düşük ayak komplikasyonu gelişen hastada mahkemeler, tıbbi hata bulunmasa dahi onam alınmadığı için hekimin sorumlu olduğuna hükmetmektedir. Bu kararlar, tıbbi uygulamalarda yalnızca işlemin niteliğini değil, hastanın bilgilendirilmiş rızasının da belirleyici olduğunu ortaya koyuyor. Bu konudaki kararlar için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz. https://www.hanyaloglu-acar.av.tr/malpraktis-tazminat/enjeksiyon-hasar%C4%B1-nedeniyle-a%C3%A7%C4%B1lan-malpraktis-davalar%C4%B1

Malpraktis Davalarını Azalmak için Hekim Hasta Öneriler : Hekimler açısından risklerini azaltmanın 3 temel kriter dikkate alınmalı. İletişim: Hastayla güvene dayalı, açık ve net bir iletişim kurmak, yanlış anlaşılmaların önüne geçer. Hasta kayıtlarının düzenli tutulması: Eksiksiz ve özenli kayıtlar, hem tedavi sürecini güvence altına alır hem de hukuki açıdan hekimin en güçlü savunmasıdır. Aydınlatılmış onam: En çok dava sebebi olan noktalardan biri: hastanın riskler konusunda yeterince bilgilendirilmemesi. Hastanın riskler, alternatif tedaviler ve komplikasyonlar hakkında bilgilendirilmesi ve yazılı onam alınması, davaların önlenmesinde en kritik adımdır. Hastaya riskler, alternatif tedaviler ve komplikasyon ihtimalleri yazılı ve sözlü olarak anlatılmalı, onam formu alınmalı. Hastalar açısında önerimiz ise dava açmadan önce malpraktis- komplikasyon ayrımına dikkat etmeleri ve tıbbi görüş almaları olacaktır. Bu konudaki videomuza linkten erişebilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=PqUFWHqH35I&t=701s Sorularınız için : www.hanyaloglu-acar.av.tr

Prematüre Bebeklerde Göz Muayenesi Eksikliği: Görme Kaybı ve Malpraktis Davaları Göz hastalıkları ve yenidoğan alanında açılan malpraktis davalarının önemli ROP muayenelerinin eksik yapılması ya da ailelerin yeterince aydınlatılmaması nedeniyle açılıyor. Peki, erken doğan bebeklerde düzenli göz muayenesi neden bu kadar kritik? Hekimlerin bilgilendirme ve takip sorumluluğu hangi noktaya kadar uzanır? Aileler ve hekimler için ROP muayenelerinin ihmal edilmesinin doğurabileceği hukuki sonuçları ele aldık. Bu konudaki yargı kararına web sitemizden ulaşabilirsiniz. https://www.hanyaloglu-acar.av.tr/malpraktis-tazminat/premature-bebek-gorme-kaybi-malpraktis-davasi

Hatalı tıbbi müdahaleden ( malpraktis) doğan zarar iddialarında zamanaşımı, davanın yargı yoluna ve dayanılan hukuki sebebe göre değişen; başlangıç anı buna göre belirlenen normatif bir çerçevedir. Hekim ve hasta ilişkisinin hukuki niteliği süre hesabının temelini oluşturur: • Sözleşmesel ilişkide başlangıç, tıbbi müdahale tarihidir (TBK m.146, m.147/5; eser niteliğinde TBK m.478). • Haksız fiilde başlangıç, zararın ve failin öğrenildiği tarihtir (TBK m.72). • Kamu hizmet kusurunda başlangıç, zararın ve idariliğin öğrenildiği tarihtir (İYUK m.13). Bu makalede, pratikte en çok tereddüt yaratan başlıklar göz önünde tutularak malpraktiste zamanaşımı üç eksen altında sistematik biçimde ele alınmakta ve sonuçlar özet tabloyla sunulmaktadır: 1. Adli yargıda tazminat zamanaşımı (özel hastane/tıp merkezi/muayene: haksız fiil, vekâlet, eser, vekâletsiz iş görme), 2. İdari yargıda tazminat zamanaşımı (kamu ve üniversite hastanelerindeki tıbbi müdahaleler), 3. Ceza boyutunda, şikâyet süresi ile dava zamanaşımının ayrımı ve tazminata yansıması ele alınmıştır. Malpraktis davalarında zamanaşımı, davanın yargı yoluna (adli–idari), hukuki sebebine ve taraf ilişkisine göre belirlenir. Yeni yazımızda, malpraktis davalarında zamanaşımı sürelerini tazminat ve ceza hukuku boyutlarıyla ele aldık. Hekim ilehasta ilişkisinde vekâlet, haksız fiil, eser veya vekâletsiz iş görme ayrımının zamanaşımını nasıl değiştirdiğini, “uzamış zamanaşımı” kavramının hangi durumlarda devreye girdiğini genel bir çerçevede açıkladık. Detaylı bilgiye web sitemizden ulaşabilirsiniz. https://www.hanyaloglu-acar.av.tr/malpraktis-tazminat/davasi-zamanasimi

Malpraktis davalarının açılma nedenlerini uzmanlık alanlarına göre inceledik. Hanyaloğlu & Acar Hukuk Bürosu ekibindeki tüm arkadaşlarımıza teşekkür ederiz; başarı, ekip işidir. 2010 – 2024 yılları arasındaki verilerden yararlanarak yaptığımız bu analizde, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık alanında diğer branşlara kıyasla daha yüksek oranda dava açıldığını gördük. Diğer uzmanlık alanlarındaki dava oranlarını ve sebeplerini merak ediyorsanız, detaylı videomuzu kanalımızda bulabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=nyDf-TjHR74&t=585s

Hastaneden kendi kayıtlarınızı talep edebilir misiniz? Evet edebilirsiniz, bu hak Anayasa ve Hasta Hakları Yönetmeliği ile güvence altına alınmıştır. Yönetmeliğin 16. maddesine göre, teşhis, tedavi ve bakım sürecine dair tüm kayıtları inceleme ve örnek alma hakkınız vardır. Sadece dava için değil, sağlık sürecinizin takibi için de hasta kayıtlarınız çok önemlidir. Bu süreci anlattığımız videomuza Youtube kanalımızdan ulaşabilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=PqUFWHqH35I&t=700s