top of page
Ara

Asistan Hekimin Tek Başına Ameliyata Girmesi ve Hukuksal Sorumluluk


Ameliyata asistan hekimin,  uzman hekim olmadan girmesi halinde hukuksal sorumluluk ve malpraktis
Asistan Hekim Sorumluluğu

Uzman hekim olmadan asistan hekimin ameliyata girmesi doktor hatası mıdır?

Yetersiz Uzman Sayısı sebebiyle çıkan sorunlardan, bu açığı kapatan asistan ya da pratisyen doktorlar mı sorumludur? Genel Cerrahi uzmanlık alanını ilgilendiren emsal Danıştay kararı üzerinden soruları yanıtlayalım.


Bir taraftan yetersiz uzman sayısı, diğer taraftan altından kalkılamayacak iş yükü uzman hekimlerle, asistan ve pratisyen hekimleri karşı karşıya getirmektedir. Sağlık sisteminin işleyişinde çoğu sağlık kurum ve kuruluşunda uzman hekim olmadan asistanlar servis ve acilde nöbet tutmakta, gelen konsültasyonlara cevap vermekte ve polikliniklerde hastalara asistanlar bakmaktadır. Sadece yatış ya da görüşe ihtiyaç duyduklarında uzmanlarına danışmaları şeklinde işleyen bir sistem söz konusudur. Hasta mağduriyetinde organizasyon sorumluluğu gereği hukuk karşısında hastanelerin ya da Sağlık Bakanlığının sorumlu olması gerekirken hekimlere yüklenilmesi kabul edilemez.


Hukukun aradığı şartlarla Sağlık Bakanlığının oluşturduğu çalışma şartları maalesef örtüşmemektedir. Uzman hekimlerin bu hasta sayısına yetişmeleri ve her an asistanın başında olmaları fiili olarak imkânsız olduğu gibi asistan hekimlerin de ihtiyaç halinde uzmanım yok ben yapamam diyebilmeleri fiilen imkânsız görünmektedir. Bu durumda uzmanın olmadan hasta bakman yasaya aykırı diyerek kusur atfetmek Sağlık Bakanlığının görmedim duymadım bilmiyorum yaklaşımında olduğu, sistemin devam etmesi için bildiği halde göz yumduğu çalışma şeklinin sorumluluğunu almaması iki yüzlü bir yaklaşım olacaktır.



T.C. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 28.09.2012 tarihli B.10.0.SHG.0.18.00.00-252.99 Sayılı Genelgede


“… Asistanlar eğitim gören konumunda bulunduklarından ve uzman yetkisine sahip olmadıklarından dolayı uzmanlık bilgi ve becerisi gerektiren tıbbi uygulamaları tek başlarına yapmaları uygun değildir.” Şeklindeki düzenlemenin mevcut olduğunu ve asistan hekimlerin yetki ve sorumlulukları açıkça sınırlandırılmıştır. Uzmanlık eğitimi gören bir asistan hekimin, bir hastayı tek başına üstlenebilme yetki ve sorumluluğu yoktur.

Yine ilgili Genelge ile “…Ancak her kurumun asistan eğitimlerini; eğitim görevlisi, başasistan ve uzman sayısına göre planlaması gerekmekte olup bir eğitim görevlisi, başasistan veya uzman birden fazla asistana nezaret edecek şekilde eğitimler organize edilebilecektir. Asistana nezaret eden ilgili eğitim görevlisi, başasistan ve uzmanın bilgisi ve değerlendirmesi bulunmadan hastalara tedavi planlanmayacaktır. Hastalara yapılan uygulamalar ile planlanan tedavilerden, asistana nezaret eden ilgili eğitim görevlisi, başasistan ve uzmanın sorumlu olduğunun hatırlatılmasında fayda görülmüştür.”



“Hal böyleyken Yüksek Sağlık Şurasına intikal eden dosyalardan, tıpta uzmanlık eğitimi verilen bazı kurumlarda tıpta uzmanlık öğrencilerinin ve diğer sağlık kurumlarında pratisyen tabiplerin, eğitim sorumlularının ve ilgili uzmanların nezareti olmaksızın uzmanlık bilgi ve becerisi gerektiren uygulamalarda ve müdahalelerde bulundukları anlaşılmaktadır. Bu durum, yukarıda belirtilen Anayasa, kanun ve yönetmelik hükümlerine göre hukuka aykırı bulunduğu gibi hizmetin mahiyeti ve hasta güvenliği bakımından da kabul edilemez niteliktedir.”


Asistan hekimin uzman hekimsiz ameliyat yapması malpraktis midir?

Sağlık Bakanlığının genelgesine bakıldığında asistan hekim ve pratisyen hekimler uzmanlık eğitimi gereken uygulama ve müdahalelerde bulunamazlar. Ancak pratik bunun tam tersidir Sağlık Sisteminin çökmemesinin altında Asistan Hekimlerin ve Pratisyenlerin fedakârca yürüttükleri hatta çoğu kez genelgelere aykırı iş atamalarını da kabul etmek zorunda kalmaları yatmaktadır.


Emsal Danıştay Kararında da benzer bir durum söz konusudur. Nöbetçi olan bir asistan ve icapçı olan bir uzman hekim yapılan müdahale tıp literatürüne uygun olmasına rağmen yasal düzenlemelere aykırı göz yumulan bir sistemden kaynaklı zarar tazminata konu olduğunda göz yuman ve bu çalışma şartlarına asistan ve pratisyenleri zorlayan sistem yerine asistana kusur atfedilmesi kanuni olabilir ancak adaletli bir bakış açısı sayılmaz.


Emsal karar:


TC. Danıştay Onuncu Daire 2019/5498 Esas Ve 2021/1481 Karar

“İstemlerin Konusu: Ankara Bölge idare Mahkemesi 10. idari Dava Dairesi’nin 07.12.2017 tarih ve E.2017/1174, K.2017/1199 sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.


Yargılama Süreci:


Dava konusu istem: Davacılar tarafından, 1990 doğumlu olay anında 22 yaşında olan HÇ’nin davalı idareye ait sağlık kuruluşunda gerçekleştirilen tedavilerinde hatalı tıbbi müdahale yapılmak suretiyle vücudunda kalıcı izler ve akciğerlerinde kalıcı fonksiyon ve iş gücü kaybı oluşmasına sebebiyet verildiğinden bahisle uğranılan zarara karşılık HÇ için 300.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi, HM ve NÇ için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminatın ilk hatalı eylemin yapıldığı 09/11/2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.


İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Ankara 15 İdare Mahkemesinin 06/07/2017 tarih ve E:201371197 K 2017/1693 sayılı kararıyla 1990 doğumlu HÇ’ın 09/11/2012 günü saat 10.34'de karin ağrısı ve kusma şikayeti ile davalı ……… Üniversitesi Hastanesine Acil Servise başvurduğu, aynı gün akut apandisit tanısı ile uzmanlık eğitimi devam eden başasistan Dr. KK tarafından Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. BT bilgi verilerek ameliyata alındığı, 10/11/2012 tarihinde sorun görülmeyerek taburcu karar verildiği, 11/11/2012 günü saat 11.46'da karın ağrısı şikayeti ile tekrar servise kabul edildiği, karında yaygın sıvı görülmesi üzerine bağırsak delinmesi ön tanısı ile acil ameliyata alındığı, “ bağırsak perforasyonu 1.5 cm/delinmesi)" ve peritonit (karin zan iltihaplanması) tespit edildiği, bağırsağın onarılarak ameliyata son verildiği 03/12/2022 tarihinde taburcu edildiği,

Davacıda fonksiyon ve iş gücü kaybı oluşup oluşmadığı hususu açısından ……. Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 08/05/2017 tarihli ve 21792 sayılı sağlık kurulu raporunda, "Hastanın mevcut bulguları ile solunum fonksiyon ve iş gücü kaybı bulunmadığı hususu belirtildiğinden maddi tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların oluşmadığı,


Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunca hazırlanan 16/07/2014 tarihli raporda ve Adli Tip Genel Kurulunca hazırlanan 27/08/2015 tarihli raporda, yapılan apendektomi ameliyatının ve uygulanan tedavilerin tıp kurallarına uygun olduğu, ilk ameliyata bağlı gelişen ince barsak perforasyonu ve batın içi enfeksiyona bağlı tablonun komplikasyon olarak değerlendirildiği, oluşan tablo ile komplikasyon olarak değerlendirilen ince bağırsak perforasyonu arasında illiyet bağı bulunduğu, sağlık hizmetlerini sağlık personel aracılığıyla yerine getiren idarenin ve ameliyatın yapıldığı tarihte uzmanlık eğitimi almakta, henüz uzmanlığının sertifiye edilmemiş olduğu anlaşılan ameliyatı yapan Dr.KK’nın durumu yönünden hukuki değerlendirmenin yürürlükteki mevzuat çerçevesinde Mahkemenin takdirinde olduğu, görüşlerine yer verildiği


Bu kapsamda ameliyatın yapıldığı tarihte uzmanlık eğitimi almakta olan ve henüz uzmanlığı sertifiye edilmemiş olduğu anlaşılan ameliyatı yapan Dr. KK açısından 2011/19 sayılı Sağlık Bakanlığı Genelgesi ile uzmanlık bilgi ve becerisi gerektiren her türlü müdahale ve tıbbi uygulamaların mutlaka ilgili eğitim sorumlusu veya uzman sorumluluğunda ve nezaretinde yapılması gerektiği düzenlemesine yer verildiği ve bu yönüyle davalı idareye ait sağlık kuruluşunda sunulan sağlık hizmetinin mevzuata uygun yürütülmediği sonucuna varılarak, davacıların maddi tazminat; isteminin reddine, Manevi tazminat isteminin ise HÇ için 75.000,00 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 25.000,00 TL olmak üzere toplam 125.000,00 TL'lik kısmının kabulü ile merciine tevdii kararının davalı idareye tebliğinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat ve faiz isteminin reddine karar verilmiştir.


Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu Ankara 15. İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.


Hukuki Değerlendirme

Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.


Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerdeki temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.


Karar Sonucu ;

Açıklanan nedenlerle; ..Tarafların temyiz istemlerinin reddine, …….Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin Ankara 15. idare Mahkemesi kararına yönelik olarak taraflarca yapılan istinaf istemlerinin reddi yolundaki temyize konu Ankara Bölge idare Mahkemesi 10. idari Dava Dairesi'nin 07/12/2017 tarihli ve E:2017/1174, K:2017/1199 sayılı kararının ONANMASINA,

……… 30/03/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.”


Değerlendirmemiz :


Uzman hekim olmadan asistan hekimin ameliyat yapması doktor hatası mıdır? Emsal Genel Cerrahi Uzmanlığını ilgilendiren kararda görüldüğü üzere yapılan tıbbi müdahaleler sonucu oluşan durumun komplikasyon olduğu ve hekime kusur atfedilemeyeceği ancak müdahaleyi yapan hekimin asistan olması sebebi ile icapçı olan uzmanına haber verip vermemesine göre kusur atfı yer değiştirmektedir.


Pratikte hekimlere sunulan çalışma şartları ile yasal düzenlemelere uygun davranmak çoğu zaman hekimler açısından mümkün olamamaktadır. Asistan hekimler ve pratisyenler sağlık sisteminin büyük açığını kapatırken, hukuki düzenlemelerle pratiğin farklı yaşanmasından kaynaklı zararlardan sorumlu tutulması Sağlık Bakanlığının bile bile lades dediği bir sonuçtur.


Arb. Av. Ayşe Acar Yücel

Hanyaloğlu-Acar Hukuk Bürosu



bottom of page