top of page

Obezite Cerrahisi Alanında Yeni Düzenleme: Yeni Yönetmelik Nasıl Değişiklikler İçeriyor?

Güncelleme tarihi: 1 gün önce

Obezite cerrahisi malpraktis
Obezite Cerrahisi 2025 Kasım Yönetmeliği Değerlendirme

Sağlık Bakanlığı, obezite tedavisi ve obezite cerrahisi alanındaki hizmetleri yeniden çerçeveleyen önemli bir düzenleme getirdi. 12.11.2025 tarihli ve 33075 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Obezite Üniteleri ve Obezite Cerrahisi Uygulama Üniteleri Hakkında Yönetmelik” ile obezite tedavisine yönelik sağlık hizmetlerinin planlanması, sınıflandırılması, yürütülmesi ve denetlenmesine ilişkin kurallar güncellendi.

Yeni yönetmelikle birlikte, eski yönetmelikte geçen ‘obezite merkezleri’ tanımı ‘obezite ünitesi’ olarak; ‘obezite cerrahisi uygulama merkezleri’ tanımı ise ‘obezite cerrahisi uygulama ünitesi’ olarak değiştirildi.


Yönetmelik Kimleri Kapsıyor?

Düzenlemenin kapsam maddesi, bu Yönetmeliğin kimleri bağladığını ve hangi birimlere uygulanacağını belirlemektedir. Buna göre Yönetmelik, Sağlık Bakanlığına, üniversitelere, kamu ve özel hukuk tüzel kişilerine ve gerçek kişilere ait sağlık kuruluşları bünyesinde faaliyet gösteren obezite üniteleri ve obezite cerrahisi uygulama üniteleri ile bu birimlerde görev yapan personeli kapsamaktadır. Dolayısıyla düzenleme yalnızca belli başlı kamu hastanelerini değil, özel hastaneleri ve obezite cerrahisi alanında hizmet veren tüm sağlık kuruluşlarını aynı hukuksal çerçeveye bağlamaktadır.

 

1-     Yönetmelikteki Tanımlar ve Yeni Kavramlar

Yeni Yönetmelik, önceki düzenlemeden farklı olarak “merkez” kavramını terk ederek “obezite ünitesi” ve “obezite cerrahisi uygulama ünitesi” temelinde yapı kurmaktadır.  

Yönetmeliğin 4. maddesi, uygulamada sıkça karşımıza çıkacak temel kavramlar şu şekilde tanımlanmaktadır.


a- Obezite Ünitesi :

Obezite ünitesi, ilgili sağlık kuruluşu bünyesinde açılan, multidisipliner bir yaklaşımla obezitenin cerrahi dışı tedavi hizmetlerini sunan, bu Yönetmelikte belirtilen fiziki, teknik ve personel şartlarını sağlayan sağlık birimi olarak tanımlanıyor.

Başka bir ifadeyle, obezite ünitesi:

·  Obeziteyi sadece “kilo fazlalığı” olarak değil, tıbbi, psikolojik ve davranışsal boyutlarıyla ele alan,

·  Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesine odaklanan,

· Hastaya eğitim, davranış değişikliği ve takip hizmetlerini birlikte sunan bir yapı olarak kurgulandığını görüyoruz.

Bu tanım ile eski yönetmelikteki “obezite merkezi” yaklaşımını sadeleştirip daha net bir fonksiyon tanımı getirmiş ve cerrahi dışı tedavi ve davranış değişikliği odaklı, yapılandırılmış program olarak düzenlenmiştir.

 

b- Obezite Cerrahisi Uygulama Ünitesi:

Obezite cerrahisi uygulama ünitesi, cerrahi tedavi uygulanabilmesi için gerekli uzmanlık alanlarını, fiziki ve teknik donanımı ve diğer kriterleri sağlayan sağlık kuruluşu birimi olarak tanımlanıyor.

Bu birimler:

·  Cerrahi müdahale gerektiren ileri evre obezite vakalarının değerlendirme, ameliyat ve izlem süreçlerinin yürütüldüğü,

· Obezite ünitesine göre daha ileri düzey yoğun bakım, ameliyathane, endoskopi ve obezite hastasına uygun yatak/ameliyat masası/taşıma sistemleri ile desteklenen,

·  Yalnızca obezite cerrahisi uygulama belgesine sahip cerrahların işlem yapabildiği üst seviye birimlerdir.

Yeni Yönetmelik, yalnızca birimlere değil, cerrahların kendisine yönelik de bir yetkilendirme mekanizması kurumaktadır.


2. Obezite Cerrahisi Kimler Tarafından Uygulanabilir?

Obezite Cerrahisi Uygulama Belgesi: Bakanlık tarafından belirlenen usul ve esaslara uygun şekilde faaliyetine izin verilen genel cerrahi uzmanları için düzenlenen belgedir. Obezite cerrahisi uygulamaları ise bu belgeyi haiz genel cerrahi veya çocuk cerrahisi uzmanı tabipler tarafından yapılabilmektedir.

Bu belgeyi alabilmek için cerrahın:

- En az on beş obezite cerrahisi vakasına katıldığını başhekimlik onaylı yazıyla belgelemesi,

-  Bakanlıkça belirlenen eğitimi tamamladığını gösteren belgeyi ibraz etmesi gerekmektedir.

Başvurular, obezite cerrahisi onay komisyonu tarafından değerlendirilmekte olup, Obezite cerrahisi onay komisyonu ise, en az doçent düzeyinde olmak üzere obezite tanı ve tedavisi konusunda deneyimli, obezite cerrahisi uygulama belgesine sahip akademisyenlerden oluşan en az üç kişilik bir kurul olarak tanımlanmaktadır.

Her ne kadar eski yönetmelikte en az 25 vakada obezite cerrahisini kendisinin yaptığının belgeleyen hekimlerin teorik eğitimden muaf tutulabileceği düzenlenmişse de yeni yönetmelikte böyle bir düzenlemeye yer verilmediğinden bu imkân ortadan kalkmıştır.

 

3.  Klinik Protokol ve Elektronik Kayıt Ortamı

Yönetmelikte öne çıkan iki kavram “klinik protokol” ve “elektronik kayıt ortamı”dır. Klinik protokol, Bakanlıkça obezite tedavisine ilişkin olarak yayımlanan rehber/protokolü ifade etmekte olup obezite üniteleri ve obezite cerrahisi uygulama ünitelerinde hasta seçimi ile cerrahi uygulama şartlarının bu protokole uygun şekilde yürütülmesi zorunlu kılınmıştır.


Elektronik kayıt ortamı ise obeziteye ilişkin tanı, tedavi ve takip süreçlerine dair tüm klinik verilerin Bakanlıkça belirlenen usullere göre kaydedildiği ve saklandığı dijital sistemi ifade etmektedir.

-  Her hasta için bireysel dosya tutulması, bu dosyaların elektronik ortamda saklanması ve yedeklenmesi,

Bilgilendirilmiş rıza formundan konsültasyon kayıtlarına, eğitim ve katılım çizelgelerinden kilo koruma planına kadar geniş bir veri setinin bu sistemde yer alması zorunlu hale gelmiştir.

Kişisel verilerin korunması mevzuatına uygun güvenlik, gizlilik ve bütünlük sağlamak da sağlık kuruluşunun yükümlülüğü olarak açıkça yönetmelikte belirtilmiştir.


Bu iki kavram birlikte değerlendirildiğinde, obezite alanındaki tıbbi ve hukuki denetimin sadece “fiziki şart” ve “personel sayısı” üzerinden değil; “protokole uyum” ve “elektronik izlenebilirlik” üzerinden de yürütüleceği anlaşılmaktadır.

 

4. Organizasyon ve Hukuksal Sorumluluk

Yönetmeliğin 4. maddesindeki ‘Tanımlar’ başlığı altında yer alan düzenlemeler, bir bakıma organizasyon şemasını ve hukuki sorumluluğu da belirlemiş durumdadır.

·     Sorumlu tabip: Obezite ünitesi hizmetlerinin organizasyonundan, ilgili tüm kliniklerle koordineli şekilde yürütülmesinden sorumlu, sağlık kuruluşu yöneticisi tarafından görevlendirilen uzman tabiptir.

·     Koordinatör: Obezite ünitesi hizmetlerinin planlaması, hasta yönlendirmesi ve program süreçlerinin takibinden sorumlu olarak, ünite sorumlu tabibi tarafından görevlendirilen sağlık meslek mensubudur.

·     Yönetici: Kurum türüne göre; kamu hastanelerinde başhekim, üniversite hastanelerinde merkez müdürü, özel sağlık kuruluşlarında mesul müdürdür.

Bu yapı, ileride ortaya çıkabilecek sorumluluk tartışmalarında “organizasyon kusuru”, “yönetsel ihmal” ve “klinik koordinasyon eksikliği” başlıklarında doğrudan atıf yapılacak hukuksal sorumluluk çerçevesini de belirlemektedir.


  1. Cerrahisi Komplikasyonunda Sorumluluk

Yönetmelik, obezite cerrahisi uygulaması sırasında veya sonrasında gelişen komplikasyonların yönetiminden ve hastanın takip ve tedavisinin sürdürülmesinden; ayrıca gerektiğinde hastanın başka bir sağlık kuruluşuna sevk edilmesi ve bu sürecin yönetiminden ilgili uzman tabip ile sağlık kuruluşunun müştereken sorumlu olduğunu açıkça hükme bağlamaktadır.

Bu açıklama mevcut malpraktis davalarında mahkemelerin tazminat yükümlülüğü konusunda verdiği kararlar ile uyumludur. Nitekim TBK md. 66 gereğince adam çalıştıranın da özen sorumluluğu vardır.

 

  1. Personel Standardı ve Çalışma Esasları (Madde 9)

Madde 9, obezite ünitesi ve obezite cerrahisi uygulama ünitesinin yalnızca multidisipliner bir kadro ile faaliyet gösterebileceğini; iç hastalıkları/endokrinoloji, kardiyoloji, ruh sağlığı ve hastalıkları, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, genel cerrahi uzmanları ile sorumlu tabip, diyetisyen, psikolog, fizyoterapist ve hemşirenin asgari kadroda yer almasını zorunlu kılmaktadır. Obezite cerrahisi uygulama ünitelerinde buna ek olarak obezite cerrahisi uygulama belgeli cerrah ve anesteziyoloji uzmanının bulunması, çocuk olgularda ise ilgili pediatrik branşların sürece dâhil edilmesi öngörülmektedir.

Bu yapı, “psikiyatrik değerlendirme yapıldı mı, diyetisyen ve rehabilitasyon sürece dâhil edildi mi?” türü malpraktis tartışmalarında doğrudan Yönetmelik maddesine dayanılmasına imkân veren kritik bir normatif çerçeve oluşturmaktadır.

 

  1. Obezite Programının Aşamaları ve Obezite Cerrahisi İçin Uygun Hasta Seçimi (Madde 10)

Yeni Yönetmeliğin 10. maddesi, obezite tedavisinde cerrahiye giden süreci “yapılandırılmış program” çerçevesinde ele almakta ve hasta seçimini bu programın merkezine yerleştirmektedir.

Cerrahi işlem öncesinde, genel cerrahi, iç hastalıkları veya endokrinoloji ile ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlarından oluşan sağlık kurulu tarafından e-rapor sistemi üzerinden “obezite cerrahisi olabilir” raporu düzenlenmesi zorunluluğu korunmuştur.

Hasta seçimi ve cerrahi uygulama şartları bakımından Yönetmelik, operasyonların Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan klinik protokole uygun olarak yürütüleceğini öngörmektedir. Obezite ve metabolik cerrahi alanında hâlen yürürlükte olan protokol, ‘Obezite ve Metabolik Cerrahi Klinik Protokolüdür.

Söz konusu protokol; obezite ve metabolik cerrahinin endikasyon, kontrendikasyon, hazırlık, cerrahi yöntem seçimi ve ameliyat sonrası takip basamaklarını standardize etmeyi amaçlayan, ulusal düzeyde bağlayıcı nitelikte bir klinik referans dokümanı niteliğindedir.


  1. Obezite Cerrahisi İçin Aranan Kriterler

Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı Obezite ve Metabolik Cerrahi Klinik Protokolü’nde belirlenen kriterler:

-  Herhangi bir yandaş hastalığı olmayıp BKİ ≥ 40 olan hastalar,

BKİ ≥ 35’in üzerinde olup bir veya daha fazla yandaş hastalığı olan hastalar, (Tip-2 diyabet, hipertansiyon, obstrüktif uyku apnesi, ciddi eklem problemleri gibi)

BKİ 30-35 arası olan ve diyabeti ve metabolik sendromu olan hastalarda, uzun dönem sonuçları olmamasına rağmen önerilebilir.

Cerrahi kararı verilmeden önce yaşam tarzı değişiklikleri, diyet, davranış terapisi ve tıbbi tedavi seçeneklerinin uygulanmış ve buna rağmen yeterli yanıt alınamamış olması beklenmektedir.

Bu durumda, Yönetmelik malpraktis davalarındaki “endikasyon var mıydı?” sorusuna kaynak teşkil edecektir.

 

  1. Hasta Dosyasında Bulunması Gerekenler  (Madde 11)

Kayıtların tutulması ve saklanmasını düzenleyen 11. madde, hasta dosyasında bulunması gerekenler ile kişisel sağlık verilerinin korunmasına ilişkin çerçeveyi çizmekte ve malpraktis dosyalarında ispat araçlarını doğrudan etkileyen kritik bir düzenleme niteliği taşımaktadır. Dosyada yer alması gereken her unsurun yokluğu, sağlık kuruluşu ve hekim aleyhine aleyhe karine oluşturabilecek niteliktedir.

Hasta dosyasında, başvuru formu ve ilk değerlendirme ölçümleri, bilgilendirilmiş rıza formukonsültasyon muayeneleri ve önerileri, grup eğitimi ve bireysel planlama kayıtları, katılım çizelgeleri ve devamsızlık durumları ile nihai değerlendirme sonuçları ve kilo koruma planı olması zorunludur.

On sekiz yaş altındaki çocuklarda hem hasta hem de yasal temsilcilerinden bilgilendirilmiş rıza formu alınması zorunludur.

 

  1. Obezite Üniteleri ve Obezite Cerrahisi Uygulama Ünitelerinde Denetim, Klinik Kalite Göstergeleri ve Yaptırımlar (Madde 12)

Yeni Yönetmelik, obezite üniteleri ile obezite cerrahisi uygulama ünitelerinin yalnızca açılış aşamasında değil, faaliyet sürecinde de sürekli denetime tabi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Klinik kalite göstergeleri üzerinden yürütülen izleme sistemi, obezite alanını “bir kez ruhsat alınıp unutulan” bir yapı olmaktan çıkarıp, performansa ve kaliteye bağlı dinamik bir statü haline getirmektedir.

Yönetmeliğin denetim, yasaklar ve idari yaptırımlar bölümüne göre obezite üniteleri ile obezite cerrahisi uygulama üniteleri, “Özel Sağlık Kuruluşunun Denetimi Hakkında Yönetmelik kapsamında belirlenen usul ve esaslara uygun olarak yönetmelik ekinde bulunan kriterlere göre denetlenir.  

İl Sağlık Müdürlüğü’nden faaliyet izni alınmaksızın ünite açılması, uygulama belgesi olmayan hekimlerin obezite cerrahisi yapması, izin alınmaksızın fiziki alanlar, cihaz ve personel durumunda değişiklik yapılması yönetmelikçe yasak fiiller olarak değerlendirilmiştir.

Kamu kurum ve kuruluşları ile üniversiteler tarafından açılan ünitelerde bu Yönetmeliğe aykırılık tespit edilmesi hâlinde, birinci ve ikinci tespitlerde yazılı uyarı yapılır ve eksikliğin giderilmesi için otuz gün süre verilir; üçüncü tespitte kasıt, ihmal veya kusuru bulunan ilgililer hakkında ilgili mevzuat hükümlerine göre disiplin işlemleri uygulanır.

Ünitelerde hasta sağlığını ve güvenliğini tehlikeye sokan ve hizmetin gecikmeksizin derhal durdurulmasını gerektiren acil ve telafisi güç durumların ortaya çıkması ve bu durumun tespit tutanağı ile tevsik edilmesi kaydıyla ilgili ünitelerde müdürlüğün teklifi ile Bakanlık kararı üzerine valilikçe faaliyet durdurulur.

 

  1. Klinik Başarı Değerlendirme Kriterleri

Bariatrik ve metabolik cerrahi sağlık tesislerinde klinik başarı değerlendirmesi, Sağlık Bakanlığının Klinik Kalite Ölçme ve Değerlendirme Sistemi kapsamında; mortalite, derin ven trombozu, pulmoner emboli, reoperasyon ve endoskopik tedavi gereksinimi gibi göstergelerin SİNA klinik kalite ekranında hesaplanıp raporlanmasına dayanmaktadır.

SİNA raporu; Sağlık Bakanlığının “Sağlıkta İstatistik ve Nedensel Analizler” (SİNA) sistemi üzerinden, ilgili sağlık tesisinin bariatrik ve metabolik cerrahiye ilişkin klinik kalite sonuçlarını özetleyen rapordur. Yönetmelik EK-7’de yer alan mortalite, komplikasyon ve yeniden girişim oranları bu sistemdeki verilerden hesaplanmakta ve sağlık tesisinin klinik başarı düzeyi (A–B–C–D) bu rapora göre belirlenmektedir.

Her bir göstergenin hedef değerlere göre sonucu esas alınarak sağlık tesisleri klinik başarı düzeyi bakımından yeterli, kısmen yeterli veya yetersiz olarak sınıflandırılmakta; bu sınıflandırma doğrultusunda düzeltici/iyileştirici faaliyetler ile gerektiğinde kapatma dâhil yaptırımlar uygulanmaktadır. Bakanlık tarafından belirlenen klinik kalite göstergeleri çerçevesinde yapılan değerlendirmelerde ünitenin “yetersiz” düzeyde kalması hâlinde ünitenin faaliyetinin durdurulması ve tescilinin iptali gündeme gelebilmektedir.

“Kısmen yeterli” olarak değerlendirilen üniteler için ise iyileştirme süreci öngörülmekte; klinik başarı düzeyinin korunamaması veya daha da gerilemesi durumunda yine kapatma yaptırımıyla karşılaşılabilmektedir. Bu bakımdan klinik sonuçların izlenmesi yalnızca tıbbi bir gereklilik değil, doğrudan faaliyet izni ve ruhsatın devamı ile bağlantılı bir hukuki zorunluluk niteliği taşımaktadır.

 

  1. Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri (Madde13)

Obezite üniteleri ve obezite cerrahisi uygulama ünitelerine ilişkin tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri, yeni dönemde ayrıca önem kazanmıştır. Yönetmelik, bu alandaki tanıtım uygulamalarını izole bir biçimde düzenlemek yerine, sağlık hizmetlerine ilişkin genel çerçeveye bağlamakta ve “Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik” hükümlerine açık atıf yapmaktadır.

Obezite alanında faaliyet gösteren sağlık kuruluşları ve hekimler açısından, tanıtım içeriklerinin hazırlanmasında etik ve hukuka uygunluk denetimi, doğrudan Yönetmelik hükümleri ve atıf yapılan tanıtım mevzuatı çerçevesinde yürütülecek bir sorumluluk alanı haline gelmiştir.

 

Sonuç olarak, 

Yeni Obezite Üniteleri ve Obezite Cerrahisi Uygulama Üniteleri Hakkında Yönetmelik, hekimler, sağlık kuruluşları ve hastalar bakımından obezite cerrahisinin daha öngörülebilir ve denetlenebilir bir çerçevede yürütülmesini, buna bağlı olarak da malpraktis risklerinin yönetilebilir hale gelmesini hedefleyen bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.


Arb. Av. Ayşe Gül HANYALOĞLU

Arb. Av. Serap TURGAL

Av. Rana Betül GÜMÜŞ

bottom of page