top of page
Ara

Duodenum Yaralanmasının Malpraktis Açısından İncelenmesi


Duodenum yaralanması doktora tazminat davası
Ameliyatta Bağırsak Yaralanması Nedeniyle Tazminat Davası

Ameliyat sırasında duodenum (12 parmak barsağı) yaralanması nedeniyle açılan ceza davasında verilen Ceza Genel Kurulu kararını inceleyeceğiz.

Taksirle ölüme sebebiyet verme suçu sebebiyle açılan ceza davasında, Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas No: 2017/7534 Karar No: 2019/9011 nolu dosyası üzerinden incelemeye geçmeden evvel Yargıtay Ceza Genel Kurulu, doktrin’ komplikasyona nasıl bakıyor inceleyelim.


Komplikasyon Nedir?

Malpraktis davalarının çoğunun komplikasyon sonucu uğranılan zararlara ilişkin olduğu ve uzun yıllar süren davalarla hekimlerin hayatını zorlaştırdığı bir gerçektir. Komplikasyon izin verilen risk kapsamında değerlendirildiğinden, tıbbi literatürde komplikasyon olarak belirtilen ve hastanın da bilgisi dahilinde olan bir durum sebebiyle uğranılan zararlardan hekimin maddi veya manevi sorumluluğundan bahsedilemeyecektir. Burada hassasiyetle üzerinde durulması gereken husus hastanın tıbbi müdahale öncesi komplikasyonlar açısından aydınlatılmış olması gerekir.


Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas No.: 2014/103 Karar No.: 2014/552 Karar 09.12.2014 tarihli kararında komplikasyon:

“ ...Bu noktada komplikasyon kavramının da izah edilmesi gerekmektedir. Türk Dil Kurumunun Bilim ve Sanat Terimleri Sözlüğünde; “Bir hastalığın devamı sırasında oluşan başka patolojik olaylar veya hastalıklar, ardıl sorun, karmaşıklık” şeklinde tanımlanan komplikasyon, doktorun müdahale sırasında bilgi, beceri ve deneyim eksikliği olmaksızın standart uygulamayı, doğru teşhis ve tedaviyi özenli bir şekilde gerçekleştirmesine rağmen öngörülemeyecek ve engellenemeyecek şekilde ortaya çıkan, hekimliğin kötü uygulanmasından kaynaklanmayan zarar doğurucu durumları ifade etmektedir. Tıbbın kural ve gereklerine uygun davranıldığı halde hastanın veya doktorun elinde olmadan gelişen öngörülememiş ve engellenememiş zarar veya sonuç söz konusu ise komplikasyondan bahsedilir. Kusursuz sorumluluğun kabul edilmediği ceza hukuku sistemimizde failin bu durumdan sorumlu tutulabilmesi mümkün değildir.”


Doktrin ve Yerleşik Yargıtay içtihatlarında komplikasyon “…Doktor hastalığa tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin doğru teşhisi koymalı, önlemleri eksiksiz biçimde ve gecikmeksizin almalı, olayın gerektirdiği uygun tedaviyi gecikmeden belirleyip uygulamalıdır. Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise doktor sorumlu tutulamaz.” denilmektedir.


KARAR İNCELEMESİ:


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ ESAS NO: 2017/7534 KARAR NO: 2019/9011


İDDİA: Genel Cerrahi Uzmanı doktor tarafından yapılan safra kesesi ameliyatını takiben karın içerisindeki drenlerden ve safra kaçağı olduğunun anlaşılması üzerine 28.01.2012 tarihinde tekrar ameliyata alındığı, bu ameliyat esnasında duodenum da yaralanma meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği ve gerekli operasyonun yapıldığı, hastanın 2.ameliyatından sonra 8.günde tekrar safra kaçağı tespit edildiği, bu süreçte yarasından kontrolsüz bir şekilde safralı duodenal muhtevanın gelmeye başladığı, yara enfeksiyonu oluştuğu, hastanın bu şekilde bir üst merkeze sevk ihtiyacı duyulmaksızın 3 hafta kadar izlendiği, izleyen süreçte 3.ameliyata karar verildiği, ancak hasta yakınlarının talebi üzerine maktülün XX Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildiği, yaklaşık 1,5 ay sonra vefat ettiği , Genel Cerrahi uzmanı AA'nın 25.01.2012 tarihinde yapmış olduğu safra kesesi ameliyatı esnasında hastada duodenumun kesilmesine neden olduğu ve buna bağlı olarak gelişen problemlerin giderilmesi için uygulanan tedavi sürecinde hastanın durumu kötüleşmesine rağmen bir üst merkeze sevk edilmesinde görevinin gerektirdiği hassasiyeti göstermediği, bu nedenle ihmali davranışıyla ölüme sebebiyet verdiği iddia edilmektedir.


Şüpheli doktor hakkında ilgili Kaymakamlık tarafından “#soruşturmaizni verilmemesi” kararına karşı Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilmiş ve soruşturma izni verilmiştir.


İDDİANAME: #TCK85. Madde kapsamında Taksirle Ölüme Sebebiyet verme suçundan hekimin cezalandırılması istenmiştir.


DOSYADA BULUNAN RAPORLAR:

“Bölge İdare Mahkemesinin kararında, sanığın müsnet suçtan yargılanması için soruşturma izninin verildiğinin belirtildiği, *Operatör Doktor YYY tarafından verilen 11/12/2012 tarihli raporda, meydana gelen ölüm nedeniyle sanığın kusurunun bulunduğunun belirtildiği,

*Yüksek Sağlık Şurası’nın raporunda olay nedeniyle sanığın kusurunun bulunmadığının belirtildiği,

*Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun raporunda olay nedeniyle sanığın kusurunun bulunmadığının belirtildiği,

*Yine Adli Tıp Genel Kurulu’nun raporunda olay nedeniyle sanığın kusurunun bulunmadığının belirtildiği görülmüştür”


YEREL MAHKEME KARARI

“Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamına göre, olay günü ….Devlet Hastanesinde safra kesesi ameliyatı sonrasında gelişen süreçte müteveffanın vefat ettiği, olay nedeniyle ameliyatı yapan doktor olan sanığın kusuru olduğundan bahisle kamu davası açıldığı, sanığın suçlamayı reddettiği görülmüştür. Dosya kapsamında Operatör Doktor AA tarafından verilen 11/12/2012 tarihli raporda, meydana gelen ölüm nedeniyle sanığın kusurunun bulunduğunun belirtildiği; ancak Yüksek Sağlık Şurası’nın 5-6/06/2014tarih 13516 sayılı raporu, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun 16/04/2014 tarih 1759 sayılı raporu ve Adli Tıp Genel Kurulu’nun 19/03/2015 tarih 486 sayılı raporlarında olay nedeniyle sanığın kusurunun bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Her ne kadar sanık hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme neden olma suçundan kamu davası açılmış ise de, bu haliyle dosyaya yansıyan ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunan Yüksek Sağlık Şurası’nın 5-6/06/2014tarih 13516 sayılı raporu, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun 16/04/2014 tarih 1759 sayılı raporu ve Adli Tıp Genel Kurulu’nun 19/03/2015T.C. Kocaeli 6.Asliye Ceza Mahkemesi Dosya No: 2013/582 Esas Karar No:2015/378 / tarih 486 sayılı raporlarına göre, olay nedeniyle sanığın kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından, müsnet suçtan sanığın beraatine karar verilmiştir.


HÜKÜM: Gerekçesinde açıklandığı üzere, Sanık hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan TCK.85/1 maddesi uygulanması istemiyle açılan kamu davasında, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatine,”


Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas No: 2017/7534 Karar No: 2019/9011 Kararı;


“.. olay nedeniyle sanığın kusurunun bulunmadığı anlaşıldığı, olay nedeni ile yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre; katılanlar vekilinin sanığın cezalandırılması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak; yüklenen suç açısından sanığın taksirinin bulunmaması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, yasal ve yeterli delil elde edilemediğinden bahisle sanık hakkında beraat hükmü kurulması,

Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı …………. BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 1. paragrafında yer alan, “Sanık hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan TCK’nın 85/1. maddesi uygulanması istemiyle açılan kamu davasında, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatine,” cümlesinin hükümden çıkartılarak, yerine “Sanığın, yüklenen suç açısından taksirinin bulunmaması nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca BERAATİNE,” yazılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


DEĞERLENDİRMEMİZ:

TCK 85 Madde (“Taksirle Ölüme sebebiyet verme”) sebebiyle açılan ceza davasında “Duodenum yaralanması” komplikasyon mu malpraktis mi? Sorusunun cevabı emsal karardan da anlaşılacağı üzere hekim hastada meydana gelen tüm olumsuz sonuçlardan maddi ve manevi ya da cezai olarak sorumlu tutulamaz. Hekimin sorumlu tutulabilmesi için, hukuka aykırılık oluşturan ve taksir tanımı içerisinde karşılık bulan tıbbi bir hatası diğer bir deyişle standart hekim uygulamalarından sapma göstermesi gerekir.


Komplikasyonun Yönetimi;

Komplikasyon yönetimine ilişkin olarak emsal davada alınan Sağlık Şûrası raporunda, hekimin komplikasyonun tespiti ve komplikasyon yönetiminde hatasının olmadığı, tıbbi standartlara uygun davrandığı açıkça ifade edilmiştir. Şöyle ki;

“..hastaya kolesistektomi ameliyatı yapıldığı, iatrojenik duodenum yaralanması meydana geldiği, ameliyat sonrası hastada meydana gelen yaralanmanın komplikasyon olduğuna, komplikasyon geliştikten sonra komplikasyonun yönetim sürecinde tıbbi açıdan gerekenlerin yapıldığı, anlaşılmakla Genel Cerrahi Uzmanına atf-ı kabil kusur bulunmadığına şuramızca oy birliği ile karar verilmiştir”

Nitekim Adli Tıp Raporları ile paralel sağlık Şurası Raporunda görüldüğü üzere iatrojenik duodenum yaralanmasının komplikasyon olduğu ve hekimin komplikasyonun zamanında tespitinde ve yönetiminde hata yapmadığı açık ve nettir.

Burada asıl üzücü olan; çok başarılı bir Genel Cerrah’ın 7 yıl süren Ceza davası macerasından sonra beraat etmesine ve zaten baştan itibaren vicdanen rahat olmasına rağmen çok sevdiği Genel Cerrahi Uzmanlığını bırakarak riski daha az farklı bir uzmanlık alanına geçiş yapmasıdır. Yıllar süren davaların yıpratıcı etkisine karşılık sağlık çalışanlarının özlük haklarında iyileşme olmaması ve sağlık sisteminin tüm olumsuz sonuçlarından sorumlu tutulmaları hekimlerin istifa etmelerine ya da hekimlik mesleği içerisinde riski düşük alanlara yönelişlerine sebep olmaktadır.


AV.ARB.AYŞE ACAR YÜCEL

HANYALOĞLU-ACAR HUKUK BÜROSU


Comments


bottom of page