Sağlık turizmi, son yıllarda uluslararası arenada hızla büyüyen bir sektör haline gelmiştir. Türkiye, coğrafi konumu, tıbbi altyapısı, deneyimli sağlık profesyonelleri ve uygun fiyat avantajıyla bu alanda önemli bir destinasyon olmuştur. Ancak, yabancı hastaların tedavi süreçleri, dil, kültür ve hukuki farklılıklar nedeniyle bazı özel sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu metinde, Türkiye'de sağlık turizmi kapsamında yabancı hastalarla ilgili karşılaşılan hukuksal ve klinik sorunlara, bu sorunların nasıl yönetildiğine ve bu alanda alınması gereken önlemlere odaklanacağız.
1- Yabancı Dilde İletişim, Aydınlatma ve Onam:
Ana dilde gerçekleşen iletişimde dahi tıbbi terimlerin hastalara etkin bir şekilde aktarılmasında bazen zorlanılabilmektedir. Sağlık turizminde, yabancı dilde iletişim, tedavi sürecini karmaşıklaştıran bir durumdur. Özellikle yabancı hastaların bilgilendirilme ve onam alma süreçleri, yabancı dildeki iletişim zorlukları nedeniyle daha da güç hale gelebilmektedir. Aydınlatılmış onam belgelerinin hastanın anlayabileceği dilde düzenlenmesi, tıbbi tercümenin doğru yapılmış olması, gerektiğinde tercüman eşliğinde aydınlatma yapılarak rıza belgelerinin imzalatılması süreci karmaşık hale getiren unsurladır.
Aydınlatılmış onam, bir hastanın tıbbi bir işlem veya tedaviye rıza göstermeden önce tüm riskler, alternatifler, potansiyel sonuçlar ve tedavinin olası yararları hakkında tam ve açık bir şekilde bilgilendirilmesi gerektiği etik ilkesini ve yasal zorunluluğunu ifade eder. Aydınlatılmış onam kavramı, hasta haklarının temel bir parçası olup kişinin kendi bedenleri üzerindeki kararlarına saygı gösterilmesi ve özerkliklerinin korunması esasına dayanır. Ülkemizde tıbbi müdahale öncesinde hastanın bilgilenilerek rızasının alınması hukuki bir yükümlülüktür. Bu husus, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 31. maddesi ve Hekimlik Meslek Etiği Kuralları'nın 26. maddesiyle belirlenmiştir. Hastaya, sağlık durumu, teşhis, tedavi alternatifleri, tedavinin başarı olasılığı, tedavi süreci, olası riskler, ilaçların nasıl kullanılacağı ve yan etkileri hakkında bilgi verilmelidir. Yabancı hastalar için aydınlatılmış onamın dil engeli nedeniyle tam olarak alınamaması bir sorun olabilir. Bu nedenle, hastanın anladığı bir dilde tercüman aracılığıyla bilgilendirilmesi esastır. Sağlık turizmi hastalarında aydınlatılmanın dijital platformlar aracılığıyla da gerçekleştirildiği görülmektedir. Ancak bu durumda, hastanın bilgilendirme sürecini tam olarak anladığından emin olunmalıdır. Aydınlatılmış onam, sadece bir formun imzalanmasıyla tamamlanan bir süreç değildir. Hastanın tüm sorularının yanıtlanması, tedavi alternatiflerinin açıklanması ve potansiyel risklerin belirtilmesi gerekmektedir. Farklı kültürlerden gelen hastaların farklılıkları ve değerleri, aydınlatılmış onam sürecini etkileyebilir. Örneğin, bazı kültürlerde hastalar, tıbbi kararları aile üyeleriyle birlikte almayı tercih edebilir. Bu durumda hekimin alması gereken önlemler de farklılaşacaktır.
2- Beklenti ve Gerçeklik Arasındaki Uyumsuzluk:
Sağlık turizmi, uluslararası bir arenada hızla büyüyen bir sektördür ve bu büyüme, rekabetin de artmasına neden olmaktadır. Rekabet, hastaneler ve sağlık kuruluşları arasında daha iyi hizmet sunma ve daha uygun fiyatlarla tedavi sağlama yönünde bir baskı oluştururken, aynı zamanda beklenti yönetimi ve sağlık turizmi aracı kurumlarının rolünü de önemli hale getirmektedir.
Hastaların tedavi sonuçlarına dair beklentileri ile gerçekte elde edilen sonuçlar arasında farklar olabilir. Bu durum, özellikle estetik cerrahi gibi sonuçların subjektif olarak değerlendirildiği alanlarda daha belirgin olabilmektedir. Hastaların beklentilerinin doğru yönlendirilmediği veya yanıltıcı bilgilerle şekillendirildiği durumlarda, tedavi süreci sonrasında memnuniyetsizlik ve şikayetler kaçınılmaz hale gelmektedir. Üstelik yabancı hastanın öncelikle aracı kurumlar ile irtibata geçtiği ve yüksek bir rekabet ortamının oluştuğu düşünüldüğünde, hekimlerin hastanın aydınlatılması sırasında beklenti yönetiminin doğru yapılmasının, sorunların önlenmesinde önemli bir etkisi olduğu görülmektedir.
Ayrıca, hastanın ülkede kısa süre kalması nedeniyle birden fazla operasyonun tek seferde talep edilmesi ve kimi zaman bu konuda ısrarcı olması, hekimlerin tıbbi komplikasyonlar konusunda bilgilendirme yaparken çok daha hassas davranmalarını gerektirmektedir. Zira, sağlık turizminde hekimlerin karşılaştığı risklerden biri de yabancı hastaların tedavisini etkileyecek önceki tıbbi geçmiş hakkında yeterli bilgiye sahip olunamamasıdır.
3- Tıbbi Dokümantasyon:
Başarılı bir tedavi için gerekli olan sağlık verilerinin doğru ve eksiksiz bir şekilde hekime aktarılması hastanın yükümlülüğünde olmasına rağmen, sağlık turizminde hasta beklentileri nedeniyle hekimler eksik veya yanıltıcı bilgilerle karşılaşabilirler. Dil bariyeri de bu konuda yanılgılara neden olabilir.
Tıbbi dokümantasyonda kullanılan terminolojinin doğru bir şekilde çevrilmesi ve yorumlanması, tedavi sürecinin kalitesi açısından önemlidir. Farklı dillerde hazırlanan tıbbi belgelerin doğru ve eksiksiz bir şekilde çevrilmesi gerekmektedir. Farklı ülkelerde tıbbi dokümantasyon için farklı standartlar ve formatlar kullanılabilir. Bu, hastaların önceki tıbbi kayıtlarının Türkiye'deki sağlık kuruluşları tarafından doğru bir şekilde yorumlanmasını zorlaştırabilir. Hastaların kendi tıbbi kayıtlarına erişim hakkı olduğu dikkate alınmalıdır. Yabancı hastaların kişisel ve tıbbi bilgilerinin korunması hem etik hem de hukuki bir zorunluluktur. Sağlık turizminde yaşanan hukuksal sorunlar sıralamasında tıbbi dokümantasyonun gizliliğinin ve güvenliğinin sağlanmasına ilişkin konular önemli bir yer tutmaktadır.
4- Tedavi Sonrası Bakım ve İzlem:
Tedavi sonrası hastaların kendi ülkelerine döndüklerinde uygun takip ve bakımı almalarını sağlamak bazen zor olabilir. Tedavi sonrası, hastaların doktorları veya hastanelerle iletişim kurma ihtiyaçları olabilir. Ancak uzak mesafeler ve dil engeli, bu iletişimi zorlaştırabilir. Teletıp uygulamaları ve dijital sağlık platformları, bu izlemeyi kolaylaştırabileceği düşünülmelidir. Tedavi sonrası bakım talimatları, hastanın anlayabileceği bir dilde ve kültürel bağlama uygun bir şekilde verilmelidir.
5- Komplikasyon Yönetimi:
Sağlık turizminin doğası gereği hekimlerin karşılaştığı sorunlardan biri de komplikasyon yönetimidir. Olası tıbbi komplikasyonları önlemek, tanımak ve etkili bir şekilde tedavi etmek için alınan önlemler, yabancı hastalarda farklılıklar gösterebilir. Örneğin, bu hastaların tedavilerini aldıktan sonra kendi ülkelerine dönmeleri halinde, komplikasyonların uzaktan izlenmesi gerekliliği doğabilir. Acil müdahale gerektiren durumlarda hastaların kendi ülkelerinde bu müdahaleyi alabilmeleri için gerekli koordinasyonun sağlanması zor olabilir. Bu durumda yabancı hastada oluşabilecek komplikasyona hekim tarafından etkili bir müdahale yapılması zorlaşacaktır. Kısacası; sağlık turizminde komplikasyon yönetimi, hem hastaların sağlığını korumak hem de sağlık kuruluşlarının itibarını sürdürmek için kritik bir öneme sahiptir.
6- Gizlilik ve Veri Koruma:
Sağlık turizminde yabancı hastaların veri koruması ve gizliliği, hem hastaların haklarını korumak hem de sağlık kuruluşlarının itibarını korumak için büyük bir öneme sahiptir. Sağlık kuruluşları, bu konuda ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelere uygun hareket etmelidir.
Yabancı hastaların kişisel bilgileri, tıbbi kayıtları, tedavi süreçleri ve diğer tüm bilgileri, "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK)"na uygun olarak korunmalıdır. Sağlık kuruluşları, yabancı hastaların tıbbi bilgilerini üçüncü taraflarla paylaşmamalıdır. Yabancı hastaların kişisel ve sağlık bilgilerinin toplanması, işlenmesi ve saklanması sırasında hastanın açık rızası alınmalıdır. Bu rıza, yasal zorunluluklar dışında paylaşım için de alınmalıdır. Uluslararası veri transferi söz konusu olduğunda, bu transferin yasal düzenlemelere uygun olması esastır. Özellikle, hastanın onayı olmadan bu tür bir transfer gerçekleştirilmemelidir.
Yabancı hastalar, kişisel verilerinin nasıl toplandığı, işlendiği ve korunduğu konusunda bilgilendirilmelidir. Ayrıca, bu verilere erişim, düzeltme, silme gibi hakları hakkında da bilgi sahibi olmalıdırlar. Veri saklama sürelerine riayet edilmeli, kayıtlar yasal zorunluluklar ve tıbbi gereklilikler dikkate alınarak belirli bir süre boyunca saklanmalıdır. Bu süre sonunda, veriler güvenli bir şekilde imha edilmelidir. Sağlık kuruluşları, yabancı hastaların kişisel ve tıbbi verilerini korumak için gerekli teknolojik ve idari önlemleri almalıdır. Veri sızıntıları, yetkisiz erişimler ve diğer güvenlik tehditlerine karşı koruma sağlamalıdırlar.
6 -Sigorta ve Mali Konular:
Tedavi maliyetleri, sigorta kapsamı ve vize işlemleri gibi konularda yaşanan belirsizlikler, bazen hastaların şikayetçi olmalarına neden olabilmektedir. Yabancı hastaların tedavi masraflarını kendi ülkelerindeki sigorta şirketleriyle koordine etmeleri bazen sorun olabilmektedir. Ayrıca, komplikasyon oluştuğunda tedavi aldığı ülkedeki doktorun hastayı görememesi, sağlık turizminde bu konu önemli zorluklardan biridir. Hekimlerin yurt dışındaki hastaların komplikasyonlarını yönetebilmeleri için geliştirilecek komplikasyon poliçelerine ihtiyaç olabileceği düşünülmelidir.
7- Hasta Şikayetinin Yönetimi:
İlk Başvuru: Hasta şikayetinin doğru yönetilmesi, sağlık hizmeti sunucuları için en önemsenmesi gereken konuların başındadır. Hastalar, kendi ülkelerindeki hasta haklarından farklı olarak Türkiye'de hangi haklara sahip olduklarını bilmeyebilirler. Bu durum, tedavi sürecinde veya sonrasında olası hukuki çözüm yollarına başvuruları konusunda zorluklara yol açabilir. Örneğin, sorunun çözümünü sosyal medyayı kullanarak tedavi aldığı hekimi ve Türkiye’yi kötüleyen yorumlar paylaşarak çözüm bulmaya çalışması, çatışmacı bir ortam yaratmaktadır. Bu durum, hem doktor için hem de sağlık turisti için travmatik bir süreçtir. Bu nedenle, sorunu doğru yönetebilmek için hastanın ilk başvuru dönemi önemlidir. Bu aşama genellikle hastanelerin hasta ilişkileri veya şikâyet yönetimi birimi tarafından ele alınır. Bu birimlerde yabancı hastaların şikayetlerini doğru bir şekilde ifade edebilmeleri için dil destek hizmetlerinin sağlanması ve uygun eğitimli personelin iletişimi kurması gerekmektedir. Sağlık kuruluşları, yabancı hastalardan gelen şikayetleri hızlıca değerlendirerek geri dönüş sağlamalıdır. Bu, hizmet kalitesini arttırabilir ve sorunun çözümlenmesine katkı sağlayabilir.
Hukuksal Süreç: Eğer hasta başvurusu kurum içinde çözümlenemiyorsa, yurt içinde veya dışında hukuksal hak arayış süreci başlayacaktır. Bu durumda, hasta yurt dışında veya içinde başvuru yapmış olsun, taraflar arasında bir anlaşmazlığın arabuluculuk yöntemiyle çözümü değerlendirilmelidir. Bu yöntem, tarafların hızlı ve etkili bir şekilde bir çözüme ulaşmalarını sağlar. Bir malpraktis davası söz konusu ise, hasta kayıtlarının toplanması, davaya yasal süresi içinde cevap verilmesi ve sağlık hukuku alanında avukatlık hizmeti alınarak davanın takibi gerekecektir.
Hiç kuşkusuz ki yabancı hastaların şikayet yönetimi, sağlık turizmi sektöründe büyük bir öneme sahiptir. Bu yönetimin etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi, hem hastaların memnuniyetini arttırabilir hem de sağlık kuruluşlarının itibarını koruyabilir. Sağlık turizmi sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların, yabancı hastaların şikayetlerine duyarlı olmaları ve bu şikayetlere hızlı ve etkili bir şekilde yanıt vermelidir.
Sonuç:
Türkiye, sağlık turizmi alanında önemli bir destinasyon haline gelmiştir. Ancak yabancı hastaların tedavi sürecinde karşılaştığı hukuksal ve klinik sorunlar, sektörün sürdürülebilirliği için önemli zorluklar oluşturmaktadır. Dil bariyeri, beklenti yönetimi, tıbbi dokümantasyon, tedavi sonrası bakım ve izlem, komplikasyon yönetimi, gizlilik ve veri koruma, sigorta ve mali konular, hasta şikayeti yönetimi gibi konularda yaşanan sorunlar, hem hastaların memnuniyetini etkilemekte hem de sağlık kuruluşlarının itibarını zedelemektedir.
Bu sorunların çözümü için bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir. Sağlık kuruluşları, yabancı hastaların karşılaştığı sorunlara duyarlı olmalı, bu sorunlara hızlı ve etkili bir şekilde yanıt vermelidir.
Son olarak, Türkiye'nin sağlık turizminde sunduğu yüksek kaliteli hizmetler ve deneyimli sağlık profesyonelleri, bu sorunlara rağmen birçok yabancı hasta için cazip bir destinasyon olmaya devam etmektedir. Ancak sektörün sürdürülebilirliği ve uluslararası rekabetçilik açısından bu sorunların çözülmesi büyük önem taşımaktadır.
Arb. Av. Ayşe Gül Hanyaloğlu